Risale-i Nur’un Temel Kavramları – Veli Karataş


Risale-i Nur Enstitüsü’nün 2019-2020 Pazar Seminerleri kapsamında Veli Karataş “Risale-i Nur’un Temel Kavramları” semineri verdi.

Ana Kavram

Ana kavram dediğimizde, bir metni baz alıyorsak o metinde en sık kullanılan mı, en çok vurgu yapılan mı, yoksa her şeyin kendisiyle irtibatlı kılındığı kavram mı? Öncelikle buna karar vermek gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’de Bediüzzaman’ın da vurguladığı gibi bazı kavramlar esasat veya anasır şeklinde ifade ediliyor. Misalen “tevhid, nübüvvet, haşir, ibadet ve adalet” bunlardan bir kaçıdır. Ana/temel kavramlar o meseleye yaklaşan kişinin hassasiyet gösterdiği yahut günün gereklerine göre vurgu yapmak istediği hususlara göre değişebiliyor. Ama yüzyıllar boyunca değişmeden gelen boyutları da var. Seminerde onlar üzerinde de duracağız.

Kur’an’ın Muhtevası

Kur’an’da yer alan konuların tespiti, konu başlıklarının seçimi, bunların sayıları, muhtevaları, ayetlerin içeriklerine göre değişik konulara dağıtımı gibi hususlarda birbirinden hayli farklı tercih ve tasnifler ortaya çıkmıştır. Bazı eserlerde Kur’an’ın muhtevası birkaç ana başlık altında toplanırken bazılarında ise yüzlerce konu sıralanır.

Huvvari (vefat 893)

Huvvari, bazı müfessirlerin Kur’an’ın şu altı ayet çeşidiyle indiğini söylemiştir: (1) Müjdeleyen ayet (âyetun mubeşşire), (2) uyaran ayet (âyetun munzire), (3) farz bildiren ayet (âyetun fariza), (4) emreden ayet (âyetun te’muruke), (5) yasaklayan ayet (âyetun tenhâke) ve (6) kıssa ve haberleri bildiren ayet (âyetu kasasin ve ahbâr). Yani bu tasnif çalışmaları İslamiyetin ilk dönemlerinden itibaren başlamış.

Taberi (v. 923)

Meşhur müfessir İbn Cerir et-Taberi Kur’an-ı Kerim’i 3 ana başlıkta ele almış: (1) Tevhid, (2) haberler ve kıssalar ve (3) diyânât.

Ragıp el-İsfahani (v. 1030)

Ragıp el-İsfahani Müfredat isimli çalışmasıyla önemli bir hizmet vermiş. Ümmet senelerdir onun çalışmasından istifade ediyor. Müfredat kavram çalışmasıdır. Zaten kavramın literatürdeki karşılığı da müfredattır. Şöyle diyor İsfahani: “Kur’an ilimlerinden öncelikli olarak meşgul olunması ve incelenmesi gereken ilimler lafzi ilimlerdir. Lafızlarla alakalı ilimlerden de ilgili lafızların kök mana ve etimolojilerini tahkik etmektir. Kur’an kelimelerinin kök manalarını bilmek bir bina inşa etmek isteyen kimse için en başta gelen araçlar olan tuğla ve kerpiç mesabesindedir. Bu lafızlarla ilgili ilim ve kök manaları bilmenin yararı sadece Kur’an ilimlerine has değil, bütün İslami ilimlere şamildir.”

İmam Gazzali (v. 1111)

Ebu Hamid el-Gazzali’ye göre, Mühimmatu’l-Kur’an diye isimlendirdiği eserinde (1) tevhid (marifetullah), (2) sırat-ı müstakimi tanıma (hidayet, ibadet) ve (3) ahireti tanıma şeklinde bir tasnif yapıyor. Zihinlerde bazı çağrışımlar yapıyordur herhalde. Nübübvvet sırat-ı müstakimi içinde vardır zaten, tevhid ve haşir demiş özetle.

Zemahşeri (v. 1144)

Büyük müfessirlerden Zemahşeri (1) Allah’ı lâyık olduğu şekliyle tanıtmak, (2) ibadet, (3) emir ve nehiy ve (4) va‘d ve vaîd. Va‘d cennetle müjdelemek, vaîd ise cehennemle tehdit etmek demektir.

Ebu Bekir İbnü’l-Arabi (v. 1148)

Ebu Bekir İbnü’l-Arabi özellikle ahkâm tefsiri yapmış bir müfessirdir, Muhyiddin İbn Arabi ile karıştırılmamalı. 3 başlıkta Kur’an’ı ele alıyor: (1) Tevhid, (2) tezkir ve (3) ahkâm. Tevhid yaratılmışlara dair bilgilerle Allah’ın isimleri, sıfatları ve fiillerine ilişkin konuları kapsar. Tezkir ödüllendirme vaadi ve cezalandırma tehdidi, cennet ve cehennem, iç ve dış temizliğiyle ilgili konulardan oluşur. Ahkâm yükümlülükler, faydalı ve zararlı şeylerin neler olduğu, emirler, nehiyler ve menduplar hakkındaki bilgileri içine alır.

Fahruddin er-Razi (v. 1210)

Fahruddin er-Razi hem büyük bir müfessir hem de büyük bir mütekellimdir. (1) İlâhiyyât, (2) meâd, (3) nübüvvet ve (4) kazâ ve kader şeklinde ifade eder. En temelde dinin beyanı Allah’ın bilinmesi ve Allah’ın ahkamının bildirilmesi olarak tespit etmiştir. Kur’an’ın bütününde asıl maksat “Tevhid, nübüvvet ve meâdı takrir etmektir” demiştir.

Şah Veliyullah Dihlevi (v. 1762)

Kur’an’ın içine aldığı manaları beş ilim içine almıştır:

1. İlmu’l-ahkâm: Vacib, mendub, mübah, mekruh ve haram. Bunlar ister ibadet ister muamelat ve isterse toplumsal veya siyasi olsun fark etmez. Bu ilmin açıklanması ve şerh edilmesi fakihin işidir.

2. İlmu’l-cedel: O Yahudi, Nasara, müşrik ve münafıklarla tartışma ilmidir ve bunu açıklamak ve uygulamak kelam alimine aittir.

3. İlmu’t-tezkîr bi âlâillâh: Yeryüzü ve göklerin yaratılmasını açıklama, insanın muhtaç olduğu ilham, ilahi sıfatların açıklanması gibi bilgilerdir.

4. İlmu’t-tezkîr bi eyyâmillâh: Allah’ın itaatkar kullarına inam, isyankar kullarına da ceza olarak meydana getirdiği birtakım olaylardır. Peygamberlerin ve onların toplumlarını anlatan kıssalar bu kabildendir.

5. İlmu’l- tezkîr bi’l-mevti ve mâ ba‘de’l-mevt: Haşir, hesap, mizan, cennet ve cehennem hakkında anlatılanlar bu gruba dahildir. Bu son üç ilim ve onlara bağlı konuların açıklanması ve anlatılması ise vaiz (vâ‘iz) ve uyarıcıya (müzekkir) aittir.

Yine onun ifadesi: “Bilindiği gibi, Kur’an’ın inişi, insanlığın ruhunu ıslah etmek, ister Arap olsun ister acem, ister kentli olsun ister köylü insanların birbirleriyle olan münasebetlerini güzelleştirmektir.” Bu tanımdan hareketle temel kavramlardan birisi ıslahtır, birisi de ihsandır. Fahruddin er-Razi’ye geri dönersek o bütün dini bir cümlede şöyle özetliyor: “Et-tazim li emrillâh ve’ş-şefeka alâ halkıllâh.” Allah’ın emrini tazim etmek ve yarattıklarına merhametle davranmak.

Muhammed Abduh (v. 1905)

Muhammed Abduh’un Risale-i Nur’da bir yönüyle ismi geçer, Mısır müftüsü olarak ifade edilir. Muhammed Abduh da Kur’an-ı Kerim’in esas indiriliş gayesi ve temel maksatlarının şu beş konu olduğunu ifade etmektedir: (1) Tevhid, (2) va’d (cennetle) ve vaid (cehennemle tehdit) veya tebşir ve inzar, (3) ibadet- amel, (4) saadet yolunu beyan, dünya ve ahirette bahtiyar, mutlu olmanın yolunu açıklama ve (5) kıssalar ve tarihi haberler-tarihi olaylar.

Fazlur Rahman (v. 1988)

Fazlur Rahman Dihlevi’nin yaklaşımına benzer şekilde Kur’an’ın gayesini “yeryüzünde adil ve ahlaki temellere dayanan, yaşanabilir bir toplumsal düzen kurmak” biçiminde özetleyebiliriz diyor. “Bunu sağlayabilmek için bireysel planda Kur’an, ‘sapık yollara düşerek’, ‘yeryüzünde fitne ve bozgunculuk yapmaktan’ insanları alıkoyar.” Kur’an’ı gayesi cihetinden ele almak, ahlak temelli bir okuma yapmak örneği olarak da Fazlur Rahman zikredilir genelde.

Mehdi Bazergan (v. 1995)

İranlı bir Kur’an araştırmacısı, düşünürü Mehdi Bazergan mühendis kökenli olduğu için ayet sayılarına varıncaya kadar ayetleri tek tek tespit etmeye çalışmış. O, hangisi asli konu veya tali konuların Kur’an muhtevasında ne kadar önem ve değere sahip olduğunu yüzdelik oranlarıyla birlikte çeşitli tablolar halinde göstermektedir:

1. Hz. Peygamber’in (asm) risaleti (tevhid, uluhiyet, nübüvvet, vahiy, Kur’an-ı Kerim, Yahudilerle, Hıristiyanlarla ve müşriklerle cidal bahisleri) ile ilgili ayetler Kur’an’ın yüzde 30’u veya bin 920 ayet.

2. Kıyamet, ölüm ve ahiret hayatına yönelik ayetler Kur’an’ın yüzde 25,8’i veya bin 640 ayet.

3. Geçmiş peygamberlerin risaleti ve bu peygamberlerin ümmetlerinin kaderi (önceki milletlerin akıbeti, kıssalar, tarihi olay ve tarihi haberler) ile alakalı ayetler Kur’an’ın yüzde 23,5’i veya bin 500 ayet.

4. İslam ümmeti ve ehl-i kitaba dair ayetler (Hz. Peygamber’in [asm] çağdaşları ve ümmetiyle olan münasebetleri, genel anlamda mümin-Müslümanlar, Münafıklar, kafirler ve ehl-i kitap konuları) Kur’an’ın yüzde 11,7’si veya 736 ayet.

5. Ahkam-dini hükümlere ilişkin ayetler (terbiyevi, ahlaki ve fıkhi bağlamlarda Kur’an’ın yüzde 7’si veya 456 ayet.

6. Cihat konusuna yönelik ayetler Kur’an’ın yüzde %4’ü veya 260 ayet.

7. İnsanın yaratılışı ve özellikleri, şeytan ve cin bahisleri ile ilgili ayetler Kur’an’ın yüzde 3’ü veya 190 ayet.

8. Hz. Peygamber’in (asm) ailesi ve zevcelerine ilişkin sınırlı sayıdaki ayetler Kur’an’ın yüzde 0,35’i veya 22 ayet.

Muhammed el-Gazali (v. 1996)

Kur’an’ın ana konularıyla alakalı bir başka tasnif, Muhammed el-Gazali’ye aittir. O, bu konu ile ilgili el-Mehaviru’l-Hamse li’l-Kur’ani’l-Kerim isimli eserini telif etmiştir. Bu bağlamda Muhammed el-Gazali, Kur’an’ın manalarının, maksatlarının zenginliği ve surelerinin çokluğuna rağmen beş mihver konu etrafında dönüp durduğunu belirtmektedir. Aynı zamanda kitabının temel bölümlerini de teşkil eden söz konusu beş odak mevzu şunlardır: (1) Tevhid (bir olan Allah), (2) yaratanına delalet eden kainat, (3) Kur’an kıssaları, (4) ba’s ve ceza-ahiret ve mücazat ve (5) terbiye ve teşri’/eğitim, hukuk ve ahlak.

Halis Albayrak

Halis Albayrak şöyle diyor: “Kur’an, insanlığın ihtiyaç duyduğu temel bilgileri ihtiva eder. O, hem insanların düşünebileceği, anlayabileceği konulara yer verir hem de onların bilemeyeceği konuları ele alır. Kur’an, Allah’ın insanla girdiği son bilgisel ilişki sonucu oluşan bir kitaptır. Bu bilgiler, insanın, Allah’la ve alemdeki varlıklarla ilişkisini ihtiva eder. Dolayısıyla Kur’an’ın temel konuları Allah’ın alemle ve insanla, insanın alemle ve insanla olan münasebeti olmak üzere başlıca dört konuda toplanmıştır.”

Kur’an’da Temel Kavramlar

Kur’an’la ilgili temel müfredat çalışmalarında genellikle şu kelimeleri görüyoruz: Allah, insan, dünya, ölüm, ahiret, iman, takva, rahman, rahmet, Rab, ibadet, dua, sünnetullah, kelimetullah, ed-Din, İslam, tevekkül, tefekkür, adalet, sulh, hilm, tevbe, tevhid, ihsan, ma’ruf, akıl, kalb, zikir, şükür, hamd, el-Kitab, furkan, affetme, kavm, millet, emir, şura, şefaat, hayr, mal, el-birr, hikmet, sıdk, gayb, ilim, hidayet, felah, cennet, salah, hüküm, amel-i salih, hak, sabır, gaflet, haşyet, cihad, azab, nur, zulmet, ahid, misak, fıtrat, yaratma, denge, zaman, inkar, küfür, zulüm, günah, şer, heva, nefs, şirk, nifak, cehennem, batıl, fısk, fitne, fesad, hüsran, fücur, fahşa, münker, dalalet, cehalet…

Kur’an’da Temel Konular

İnanç esasları, ahlâkî prensipler, şer’î hükümler, ibâdetler, kıssalar, kâinâtta Allah’ın varlığı ve birliğini gösteren âyetler, çesitli davetler, nasihatler, ibretler, azarlamalar, korkutmalar, emir ve yasaklar, helal ve haramlar, teşvik ve sakındırmalar… “Tevhid, nübüvvet ve ahiret” bu üç temel konu hemen hemen bütün alimler tarafından vurgulanmış hatta ilimlerin konu tasnifi genelde bu üç konu ekseninde yapılandırılmıştır.

Kur’an’ın ana konularını yapılan pek çok tasnife göre indiriliş hedefleri, tenzil amaçları açısından “amaç-hedef” ve “araç- tali” konular olmak üzere temelde iki kategoriye ayırmak mümkündür. Amaç veya hedef konuları da “itikadi, ameli ve ahlaki” olarak üç kısma ayırabiliriz. Şu an hem MEB’de hem de Diyanet’te öğretilen müfredatlarda da ön plana çıkan “itikadi, ameli ve ahlaki” ayrımı var. Muamelat pek yoktu, son birkaç senedir muamelat da konulmaya başlandı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi müfredatlarına.

Genel Tasnifler

Genelde imanın altı şartı ve İslam’ın beş şartı gibi tasnifler ilk planda üç genel başlığa onlar da nihayetinde tek genel başlığa irca edilebilmektedir: (1) Tevhid (ilahiyyat), (2) nübüvvet (nübüvvat) ve ahiret (sem’iyyat). Klasik kelam kitaplarımız büyük ölçüde bu başlıklara göre yazılıyor. Hepsinin merkezinde Allah ve tevhid var. O da marifetullah olarak özetlenebilir.

Mutezile bu konuda usuleyn veya usul-i hamse diye esaslar belirlemiş: (1) Tevhid, (2) adalet, (3) emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker, (4) va’d ve vaid ve (5) el menziletü beyne’l-menzileteyn. Şia ise temel beş esas olarak şöyle bir tasnif yapmış: (1) Tevhid, (2) adalet, (3) nübüvvet, (4) meâd ve (5) imamet. İlk dördünde ortağız ama imamet de farklılaşıyoruz Şia ile. Şia’dan en temelde ayrıştığımız nokta imamet bahsidir. Abdest, namaz gibi fıkhi konular artık tali konulardır. İtikadi olarak en temelde imamet onlarda iman esasıdır.

Bediüzzaman Said Nursi (v. 1960)

Bediüzzaman Said Nursi’den konu ile alakalı şu atıfları yapabiliriz:

“Kur’ân’daki anasır-ı esasiye ve Kur’ân’ın takip ettiği maksatlar tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet olmak üzere dörttür.” (İşârâtü’l-İ’câz)

“Risale-i Nur, Kur’ân’ın ve Kur’ân’dan çıkan bürhani bir tefsir olduğundan, Kur’ân’ın nükteli, hikmetli, lüzumlu, usandırmayan tekraratı gibi, onun da lüzumlu, hikmetli, belki zaruri ve maslahatlı tekraratı vardır.” (Hizmet Rehberi)

“Kur’ân’dan gelen o Sözler ve Nurlar, yalnız aklî mesail-i ilmiye değil, belki kalbî, rûhî, hâlî mesail-i imaniyedir. Ve pek yüksek ve kıymettar maarif-i İlâhiye hükmündedirler.” (Mektubat)

“Kat’iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir. Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten müptelâ olur.” (Mektubat)

“İnsanın vazife-i asliyesi, nihayetsiz makasıda müteveccih vezaifini görüp, acz ve fakr ve kusurunu ubudiyet suretinde ilân etmek ve küllî nazarıyla mevcudatın tesbihatını müşahede ederek şehadet etmek ve nimetler içinde imdadat-ı Rahmaniyeyi görüp şükretmek ve masnuatta kudret-i Rabbaniyenin mu’cizatını temaşa ederek nazar-ı ibretle tefekkür etmektir.” (Sözler)

“Kur’ân’ın vazife-i asliyesi daire-i Rubûbiyetin kemâlât ve şuûnâtını ve daire-i ubûdiyetin vezâif ve ahvâlini tâlim etmektir.” (Sözler)

Ferid el-Ensari

Kur’an’ın temel kavramlarına farklı yaklaşımlara bakmıştık. Şimdi ise Risale-i Nur’un temel kavramlarına yönelik farklı bakış açılarına bakacağız. Faslı alim, düşünür Ferid el-Ensari Risale-i Nur ile ilgili Mefatihü’n-Nur isimli bir eser kaleme almıştır. Burada şu altı kavramı ön plana çıkarıyor: (1) Tevhid, (2) insan, (3) kâinat, (4) Kur’an, (5) iman ve (6) ahlâk. Misalen ahlak bizim nazarımızda çok da merkezi bir kavram değil Risale-i Nur’da. Ama ahlaka hangi anlamı yüklediğinize göre tabii olarak merkeze alınabilir.

Muhsin Kalkışım

Muhsin Kalkışım ana ilkeler ve kevni hakikatlar şeklinde iki tasnif yapıyor. Ana ilkeler şunlar: Acz, fakr, şefkat, tefekkür, şevk, şükr, ihlâs, istihsân, muhabbet, uhuvvet, sadâkat, fedâkârlık, irtibât, râbıta-i mevt, tahkîk, hillet, ma’rifet, müsbet hareket, mâ’nâ-yı harfî, niyet, zikir, sabır, istiğnâ, iktisâd ve meşveret. Bu maddeler bir veya birkaçı temel ilke olmayabilir. Bakış açısına göre değişir. Kevni hakikatlar ise: İman, ubudiyet, nur, vücud, hayat, rahmet, adalet, hikmet, inayet ve intizam.

En Temel İlke: İhlas

Herhalde bunda bir mutabakat oluşmuştur, Risale-i Nur’da en temel ilke ihlastır. Sadece bir ilke veya ahlaki kavram değil, belki bir hayat prensibidir. Olmazsa olmaz bir şeydir. Bütün amellerin nihai noktada dayandırılacağı temel husus ihlastır. İhlas olmadığında hiçbir şey olmuyor aslında.

Dört Temel Konu

Risale-i Nur’a göre Kur’an’daki anasır-ı esasiye ve Kur’an’ın takip ettiği maksatlar tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ile ibadet olmak üzere dörttür.

Altı İlke

Acz, fakr, şevk, şükür, şefkat ve tefekkürdür. “Der tarik-i aczmendî lâzım âmed çâr çiz fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr-ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz.” Olarak burada dördü geçiyor. Yirmi Altıncı Söz’ün sonunda Zeyl’de ise “Kur’ân’dan istifade ettiğim ‘acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür’ tarikidir” şeklindeki ifade de şefkat ve tefekkür de ekleniyor.

Dört Kelime

Mana-i harfi, mana-i ismi, niyet ve nazar. Mana-i harfi “aslü’l-usûl” diyebileceğimiz bir yaklaşım biçimidir. Allah namı hesabına bakmıyorsanız nasıl bakarsanız bakın hiçbir anlam ifade etmiyor. Niyet ise ya bütün fiilleri ibadete çevirir ya da isyana çevirir.

Dört Cümle

İnnî lestü mâlikî, el-mevtü hakkun, Rabbî vahidün ve ene. İnnî lestü mâlikî, “Ben kendime mâlik değilim” demektir. Çağdaş yaklaşımlarla da bakılabilir. Misalen şu anki yaygın yönelim “Vücud benim” diyor. Emanetten mülke dönüşüyor yani. Bu bakış firavunluğu doğuruyor, rububiyet iddiasına kadar gidiyor. Ancak doğru anlaşılırsa Rabbimizi tanımanın bir ölçüsü olur. El-mevtü hakkun, ölüm hakikatini unutmamak gerekiyor. Rabbî vahidün, Rab fazla olamaz, bu mümkün değil. Ve eneyi anlamak. Bunlar temel kavramlar olarak altı çizilebilir.

Tevhidi Kıble Etmek

Şahsımı en fazla etkileyen düsturlardan birisi olmuştur tevhidi kıble etmek. Üstadda dönemi itibarıyla her şeyi okumuş. Fakat sonrasında bir arayış içindeyken İmam Rabbani’den hareketle tevhidi kıble etmeyi kendi hayatına uygulamış. Bu da Kur’an-ı Kerim’i Üstad-ı hakikî olarak kabul etmekle oluyor. Her konuda olduğu gibi istikameti tayin edebilmek açısından tevhidi bir temel prensip olarak hayatın her alanına hakim kılmak gerekiyor. Bir tevhidi perspektifiniz olmazsa, bilgi dağılır. Dolayısıyla tevhid sadece kozmolojik bir ilke değil, epistemolojik bir ifade değil, aynı zamanda aksiyolojik bir ifadedir, aynı zamanda varlıkla, vücudla ilgili bir ifadedir.

Tevhid ve İstikamet

Üstad Anglikan Kilisesi’nin “İslam insanlığa ne vermiştir” sorusuna verdiği cevapte “Fikre tevhid, hayata istikamet vermiştir” diyor. Aslında istikamet nübüvvetle doğrudan alakalı. “Festakim kemâ umirt” Hz. Peygamber’e (asm) emir olarak geldiğinde “Hud suresi beni ihtiyarlattı” diyor. İstikamet peygamberler için geçerli olduğu gibi onlara tabi olan ümmetler için de geçerlidir. Elhamdulillah dualarımız da büyük ölçüde Kur’anidir. Misalen “Allah istikametten ayırmasın” deriz.

Talim-i Esma

İnsanın bir kemal yolculuğu var. İnsanoğluna hedef olarak gösterilen şeylerden biri kemal. O yolculuğu talim-i esma ile gerçekleştirebiliyoruz. O da tallümle oluyor. Taallüm bize bakan ciheti, talim ise Allah’a bakan ciheti. Yani Allah talim ediyor, biz ise taallüm ediyoruz. Bu yönüyle taalümle tekemmül etmek yine Risale-i Nur’da öne çıkan hususlardan bir tanesi.

İnsan

Batı medeniyetinde de modernitede de hep insan ön plana çıkarılıyor ama parçalanarak, büyük ölçüde atomize edilerek. İnsanın mesela aklı ön plana çıkarılıyor, veya bedeni. Şu anda neredeyse bütün yaklaşımlar beden üzerinden gidiyor. İnsanın ruh boyutu, kalp boyutu veya nefs boyutu belki ıskalanabiliyor. Bu açıdan -enesi, aklı, ruhu, kalbi ve nefsi- beş dış duyu ve beş iç duyusuyla insanı bir bütün olarak kuşatabilmek anlamında Risale-i Nur’da insan yine merkezi kavramlardan birisi olarak karşımıza çıkıyor.

Şahsımı en çok etkileyen hususlardan birisi, Üstad “Kardeşim ben senin kalbini ve aklını itham etmek istemiyorum” diyor. Nefis belki orada devreye giriyor. Nefsi belki kenarda tutarak aklına ve kalbine suçlama anlamında bir yaklaşımla muamele etmiyor. Biz ise nefsani boyuttan gelen bir şeyle bir anda aklını da, kalbini de, çok güzel yanlarını da göz ardı edip böyle değerlendirme hatalarına düşebiliyoruz. Bu anlamda bütünselliği gözetmek gerekiyor.

İman

Tevhid-i iman, tahkik-i iman çokça geçiyor risalelerde. Hürriyet de imanın olmazsa olmazı bir kavram. Hürriyet olmadan hiçbir şey olmuyor. İbadetlerde bile -ilmihallerde görmüşüzdür- hepsinden önce olmazsa olmaz şart hürriyettir, hür olmaktır.

Hatveler Sonrası

İstikamet üzere gidebilmenin olmazsa olmazları: (1) Sünnete ittiba, (2) farzları işlemek-kebairi terk etmek, (3) namazı tadil-i erkanla kılmak ve (4) tesbihatı yapmak. Risale-i Nur mesleğinde kısa ve öz bir formüldür bu. Bunları yapan kurtulur denebilecek bir formül.

Prensipler

Hasbilik, ücret talep etmeme, istiğna, kanaat, iktisat, ümitvar olmak (ye’se kapılmamak), azim, sabır, hamiyet-i diniye (kendini iman hizmetine vakfetme), müspet hareket, ikna, iman nuruyla hareket gibi birtakım prensiplerden bahsedilebilir.

Külliyatta Geçiş Sayısına Göre Kavramlar

Daha başlangıç aşamasında bir çalışma bu. Sizler de katkıda bulunabilirsiniz. Envar Neşriyat’ın kitaplarını içeren Android uyumlu Risale-i Nur okuma programı kullanılarak oluşturulan tabloya bakarsak (en altta yer alıyor) en çok nur (12 bin 544) kullanılmış. Temel kitapların dışında yüklenen ekstra kitaplardan dolayı kelime sayılarda fazlalık olabilir. Yine de bize ortalama bir fikir veriyor. Ayrıca gözden kaçırdığımız kavramlarda olabilir. İkinci sırada hak, hakiki ve Cenab-ı Hakk olarak 11 bin 942 kere geçmiş bu kavram. Hakikat olarak ise 5 bin 166 adet bulunmakta.

Şahsımı en çok şaşırtan kelimelerden birisi vazife idi. 2 bin 145 kere geçiyor kitaplarda. Oldukça üst sıralarda gördüğünüz gibi. 500 ve üzeri olana kavramları ele aldım sadece. Aşağıdaki renkli kavramların yer aldığı şekil ise kavramların geçiş sayısına göre boyutlandırılmış bir görsel. Gördüğünüz gibi “Nur” ve “Hak” göze çarpıyor.

Şekil 1: Kavram Haritası
Kelime/Kavram Külliyatta Geçiş Sayısı
Nur 12.544
Hak [hakikat (5166), hakiki (1574), Cenab-ı Hakk (1426)] 11.942
Kur’an 6.550
Hakikat 5.166
İman 4.893
İnsan 4.652
Hayat 4.369
Zaman 3.986
Dünya 3.568
Rahmet (1845)+Rahim (679)+Rahman (488) 3.012
Din 3.010
Zat 2.837
Kâinat 2.821
İslam 2.679
İşaret 2.672
Hikmet 2.645
Kalp 2.469
Vücut 2.406
Kemal 2.180
Vazife 2.145
Ruh 2.130
Mana 1.986
Nazar 1.958
Hakîm 1.956
Rab 1.622
Dua 1.617
Hakiki 1.574
Kudret 1.573
Şehadet 1.372
Cüz 1.297
Sani 1.275
Küll 1.263
Esas 1.253
Nefs 1.224
Netice 1.201
Allah 1.176
Zahir 1.164
Eser 1.149
Millet 1.145
Ahiret 1.107
Kaza 1.094
Sanat 1.093
Hasta 1.063
Dalalet 1.056
Zarar 1.056
Halık 1.005
Mazhar 997
Misal 972
Delil 971
Nimet 955
Gayb 933
Muhabbet 880
Risalet 855
Akıl 833
Esma 824
Mahluk 816
Mucize 814
Hükümet 795
İntizam 791
Bürhan 770
Delalet 770
İhsan 757
İnayet 742
Vahdet 716
Sıfat 701
Ba’s 693
İhlas 691
Edeb 690
Adalet 683
Emir 682
Cemal 673
Madde 663
Tevhid 633
Zulüm 628
Namaz 612
Hüccet 589
Temsil 589
Şükür 558
Beka 554
Ubudiyet 554
Kader 547
Menfaat 534
İstinat 525
Azamet 515
Gaflet 508
Haşr 507
Acz 506