RNE 2018 Teması: Birlikte Yaşama Kültürü

Risale-i Nur Enstitüsü olarak 2018 senesinin ana temasını “Birlikte Yaşama Kültürü” olarak belirledik.

Çok dinli, dilli ve kültürlü toplulukların bir arada hangi ilkeler ve prensipler etrafında bütünleşeceği modern dünyanın en kritik problemlerindendir. Küreselleşmenin araçlarıyla modernliğin her alana yayılıp dünyanın küçük bir köy haline geldiği bir zaman diliminde farklı kültürler birbirleriyle yüzleşme durumunda kalmıştır. Yaşanan bölgesel savaşlar sonucunda ortaya çıkan göçler ise ülkelerin, toplumların farklı kültürlerle yüzleşmesini netice vermiştir. Bugün insanlığın ve özellikle de İslam dünyasının en büyük meselesi farklılıkları nasıl bir arada tutup barış, saadet ve bütünleşmeyi sağlayacağıdır. Çağımız, insanları din, dil ve etnik yapılarından dolayı dışlamayıp farklılıkları zenginlik olarak gören bir “birlikte yaşama kültürü”ne her asırdan çok daha fazla ihtiyaç duymaktadır.

Birlikte yaşama kültürü İslamî bir yaklaşımla, “Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur” düsturunda en mükemmel şekilde kendini göstermektedir. Bu kültürün kendini tarihin altın sayfalarına yazdırdığı zaman dilimi ise Asr-ı Saadet’tir. Bu dönem Müslim, gayrimüslim bütün insanların bir arada belli prensipler etrafında bütünleştiği bir toplum hayatıdır. Asr-ı Saadet kadın-erkek, efendi-köle, yerli-göçmen, zengin-fakir tüm toplumsal tabakaların mutluluk, huzur, adalet ve refahı idealinin tüm mükemmelliğiyle sosyal hayatta cisimleşmiş halidir. Asr-ı Saadet için bir mihenk noktası ise eşitsizlik, huzursuzluk, hukuksuzluk olarak tanımlanan cahiliye toplumudur. Cahiliye toplumu ise sınıf, soy, cinsiyet ve etnik üstünlük iddialarından beslenen eşitsiz bir toplum hiyerarşisidir.

Birlikte yaşama kültürü farklılıkları çatışma ve kavga sebebi olarak görmekten kaçınıp aksine bir zenginlik olarak değerlendirmekle mümkündür. Farklı ırk ve kültürler Allah’ın ayeti olarak görülerek yardımlaşma ve bütünleşmenin vesilesi sayılmalıdır. Kur’an cinsiyet, etnik vs. farklılıkların hikmetinin “tearüf” yani tanışma vesilesi olduğunu şöyle dile getirmiştir: “Ey insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır. (Hucurat, 49/13)”

Bediüzzaman Said Nursi Mektubat isimli eserinde bu ayete şöyle bir meal vermiştir. “Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım, ta birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimaiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa sizi kabile kabile yaptım ki yekdiğerinize karşı inkarla yabani bakasınız, husumet ve adavet edesiniz değildir.”  Daha sonra ayetin işaret ettiği “tearüf” ve “teavün” düsturlarının açıklamasını ordu misali üzerinden şöyle yapmıştır:

“Şu ayet-i kerimenin işaret ettiği tearüf ve teavün düsturunun beyanı için deriz ki: Nasıl ki bir ordu fırkalara, fırkalar alaylara, alaylar taburlara, bölüklere, ta takımlara kadar tefrik edilir. Ta ki her neferin muhtelif ve müteaddit münasebâtı ve o münasebâta göre vazifeleri tanınsın, bilinsin—ta o ordunun efradları, düstur-u teavün altında hakiki bir vazife-i umumiye görsün ve hayat-ı içtimaiyeleri a’dânın hücumundan masun kalsın. Yoksa tefrik ve inkısam, bir bölük bir bölüğe karşı rekabet etsin, bir tabur bir tabura karşı muhasamet etsin, bir fırka bir fırkanın aksine hareket etsin değildir.”

Ülkemiz açısından baktığımızda bir türlü aşılamayan etnik temelli problemler, mezhep tartışmaları, dinî gruplar arası ihtilaflar, laik-muhafazakar gerilimleri vb. halledilmesi gereken önemli problemler karşımızda durmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda artan göçler ve özellikle de Suriyeli mülteci kardeşlerimizin ülkemizdeki durumu bir arada yaşama noktasında İslamî ve tarihî tecrübenin hatırlanmasını zorunlu kılmaktadır. Medine Vesikası gibi Asr-ı Saadet tecrübelerini günümüze aktaracak kaynakların nasıl ortaya konulacağı üzerinde ivedilikle çalışılması gereken meselelerdendir.

Risale-i Nur Enstitüsü olarak 2018 senesinin ana temasını “Birlikte Yaşama Kültürü” olarak belirledik. Bu çerçevede olabildiğince çok sayıda çalışmalar (makaleler, müzakereler, seminerler ve konferanslar vs.) yaparak kamuoyunda farkındalık oluşturmayı hedeflemekteyiz.

Köprü dergisinin Mayıs sayısı için de öncelikle “Birlikte Yaşama Kültürü” konusu olmak üzere çeşitli çalışmalarınızı 10 Nisan 2018 tarihine kadar bekliyoruz.

“Birlikte Yaşama Kültürü” çerçevesinde belirlediğimiz alt başlıklar şunlardır:

  1. Asr-ı Saadet Örneği
  2. Medine Vesikası
  3. İttihad-ı İslam
  4. Hicret, Göç, Mülteciler
  5. Medeniyetler Çatışması/Buluşması
  6. Demokrasi, Adalet, Eşitlik
  7. Çok Kültürlülük
  8. Birlikte Yaşama Kültüründe Osmanlı Tecrübesi
  9. Küreselleşme/Yerelleşme
  10. Uhuvvet ve Muhabbet Ahlakı
  11. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın
  12. Milliyetçilik, Aşırı Sağ Hareketler
  13. Mezhepsel Farklılıklar
  14. Dinî Gruplar
  15. Modern İdeolojiler
  16. İslamofobi, Zenofobi